11 Kasım 2014 Salı

Dinleyin artık yasaklı şarkılarınızı

        Bugünlerde her üç kişiden biri kaybediyor. Sevmenin o güçlü yanını, sevilmenin hazzını üç kuruşluk heveslerde heba edip, uzun vadede hep kaybeden olmayı seçiyor. Değerlerini yitirmiş, çin malı insan tipi türemiş her yerde. Nereye baksam aynı hareketler, aynı tepkiler. Birinin çıkıp farklı bir şey söylemesi olay oluyor. Olur olmaz yerlerde, olmayan hayatlara merdiven dayamış, hayallerde yaşayan insanlar görüyorum. Hayallerinde büyüttükleri egolarıyla şehirler daraltıyor onlar. Oysa pembe tadındaki hayatlardı masum olan. Halbuki masumiyeti iki öpücük zannedenlerce sarılmış bir dünya görüyorum. Hacimsiz düşünceler, fos beyinler, yargılayıcı bakışlar, hor gören tavırlar, kem nazarlar, üst perde bir ses tonu ve bütün bunlarla bezenmiş bir hayalet şehir.. Hortlamak için sokak başlarını tutmuş gibiler ve hepsi her yerdeler. Bütün bunların arasında bir duruş arıyorum. Yanımda, arkamda, karşımda. Samimiyetine inandığım, basit heveslerde boğulmayacak, zor zamanlarda daralmayacak, riyakarlığın ağına düşmeyip vefasızlığın v sini ağzına almayacak bir duruş. Delikanlı bir tavır istiyoruz aslında, hepimiz. delikanlılığı erkeklere, namusu kadınların tekeline hapsedenlere inat biz bu tavrı görmek istiyoruz.
          Çok sevdiğim bir şarkıda geçiyordu şu sözler: "...Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim..." İşte aranan kan bu. Aşka sevdaya indirgemek değil niyetim.  Zaten her şeyi onlara bağlayarak ayaklar altına almadık mı? Değersizleştirilmiş duygulardan çekiyoruz ne çekiyorsak. Anlamlarını yitirmiş hayatların anlamsız hareketlerinin revaçta olması zor geliyor belki de. Canımızın yanmasının sebebi de bundan. Değmeyecek hayatlarda sorguluyoruz değerlerimizi. Birini sevdim diye kızıyorsan kendine ve uğruna yaptıklarından pişmansan, aptal gibi hissediyorsan durduk yere sende o çatışmanın ortasındasın. Kızmayın bunları söylüyorum diye sahi siz de sıkılmadınız mı bu tip insanlardan?Kurduğunuz hayallerde boğulmaktan, güvendiğiniz insanların ardından bakakalmaktan, yapmaz dediğiniz bütün şeylerin yapılıyor olmasından, toz konduramadığınız insanların yüzünüzü yere eğdirmesinden, kendinizle çelişmekten, her seferinde tutunacak bir dal aramaktan yorulmadınız mı? Sevdiğinize, seveceğinize pişman olmadınız mı? Şarkılarda yaşadığınız aşklarınız, arkadaşlıklarınızın ömrü 3 dakika sürsede yine de baş üstünde tutmadınız mı? Ondan gelen her şeye eyvallah deyip aslında hiçbirinin sizle ilgili olmadığını anladığınızda oturup ağlamadınız mı? Yaptınız. Sonra kalkıp yine onları cici gösterecek sebepler aradınız. Kötü hissettiren şarkıları yasakladınız. Hayal kurduklarınızı indirip favorilere aldınız. Her seferinde mutlaka onu haklı çıkaracak bir şeyler aradınız.Amalara sığındınız, belkilere tutundunuz. Keşkelere hiç yaklaşmadınız. Bazen esti keskin kararlar aldınız ama bir hamlesiyle dağıldınız. Yaptınız. Bütün bunları yapıp çapsız karakterlere derin roller verdiniz. Dostu da düşmanı da bu potadan seçtiniz. Sonra da geçip "ben ne yangınlar gördüüm.." Filan falan.. Bıraksak mı artık bu işleri hı napsak:) bir gelsek mi kendimize? Biliyorum mutlu olmaya değil mutlu etmeye kodlanmış bir tavrımız var. İyi niyetlerle bezeli çok güzel kalplerimiz .Evet biz iyi niyetimizden bir gün kaybederiz ama onlar bir ömür buna mahkum olabilirler. Ama bu bile onları merkeze alan bir tavır. Önce bundan vazgeçmek gerekiyor sanırım. Hem ihtimallere hayatlar yüklemek sizce de çok büyük bir risk değil mi? Emin olduklarımızdan başlayarak yola çıkmak daha sağlam bir adımmış gibi geliyor. Yüreğinize alacağınız insanlar muhabbetli olsun demek geliyor içimden. Muhabbetin adabını bilen gönlü hoş etmeyi de bilir. Onlar yeri gelir yunus olur o gönüllerde buluşur, yeri gelir yavuz olur gönlün ayarını bozanlarla görüşür. 
         Akşam akşam düşünce konforunuzu bozmuş olabilirim. Ama oflayıp puflayan onca hayat arasında birinin bunu söylemesi gerekiyordu. Hem yalnız olmadığını bilmek güzeldir. Tam şu an da yüzünde hafif bir tebessüm, hatırladıklarına saydıran o deli gönüller de bizimledir. Bırakın artık onların iplerini, bırakın ki çekiştirdikçe bulandırmasın sizi.


      NOT: yahu açın dinleyin artık şu yasaklı şarkılarınızı, ne hoş nağmeler geçiyor üzerinizden haberiniz yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder