25 Temmuz 2014 Cuma

Burda kan tarihle yaşıt

        Hayatınıza devam etme lüksünü yaşıyor olabilmek ne büyük lütuf. Ama zaman zaman gelen o yürek burkulması, hançer yarası misali bir sızı, aklına geliş, feryadı duyuş, acıyı hissediş.. İşte bunlarla yaşanıp gidiliyor her gün. Dünyanın pek çok yeri zulmun kurbanıyken sessizce içinize akıttığınız gözyaşları verdiğiniz beyanlar aslında yaşanılan acı karşısında çok da cılız kalıyor. Acının yanında ezilen yürek durmuş nelerle uğraşıyor. Fesat fikirler böyle anlarda çıkıyor saklandıkları yerden. Acıyı yarıştırma gibi bir niyetler hortluyor sanki. Sahi, vicdan ne zamandan beri tartışmaya açık bir konu oldu? Irkı yok bu acının ki zaten gözyaşının rengi olmaz. Ama evet, bir yanı bağrına basarken diğer yanı ötelemekdr hiçbir şefkatli insana yakışmaz. Erdemin en güzeli hepsini bir kucaklayabilmek. Biri için yürekleri dağlarken diğerine oh olsun demek insana yakışmaz. Birileri için bağrış çağrış ortalığı birbirine katarken diğerine sırt çevirmek olmaz. Aman dilediği için haçlıya sahip çıkan ecdadın torunları şimdi gelip yardıma fesat bulaştırmaz. Irkı yüzünden kimsenin aşağılanmaması gerektiği gibi kimseye de ön saflarda yer açılmaz. Çünkü yardımseverliğin abidesi o koca yürekli ecdadın koca yürekli torunlarına bu ayrım yaraşmaz. Zira merhamette algıda seçicilik olmaz. Kerkükteki canla Mısır'da yanan can bizim. Gazze'deki masum yavrular hepimizin. Uygur'daki feryat ezelden beri benim sesim, Çeçenistan senin. Suriye, filistin hepimizin.Senin, bu diyarda zulm altında kalmış bütün insanlığın acısı. Yüreği dağlanan benim. Ben dediğim sensin, sen dediğin biz. Daha ne ayrım yaparsın ey gafil, anla işte onlar çaresiz! 

    Dünyanın en ücra köşesinde bile merhametsizliğin kalıntıları hala varken acıda ayrım yapmak nasıl bir algı bozulması? Yaratılmışların en yücesi olan insanın en kanlı eziyeti yine kendinden görmesi kadar başka bir ironi var mı dünyada bilmiyorum. Ama insana yapılan eziyeti anlamlandıramıyorum. Her gün önümüze gelen haberleri yumruklarımızı sıka sıka izliyoruz biliyorum. Bazen de sessizce teslim oluyoruz işte. O bazı üzüntüler gözyaşlarının uğrayamayacağı kadar derindedir. Öyle acılarla sınanıyoruz. Nasıl geçer, geçer mi bilmiyoruz ama sığınacak liman o kadar yüce ki ona sığınıp dua etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Boykotu eyvallah, siyasi baskısı eyvallah, diplomatik seviyeler eyvallah, yapılacak her hamlenize eyvallah ama samimi bir kalpten çıkacak bir dua hepsinden kuvvetli bir şekilde intikal edecektir eminim. Çünkü kudret sahibi O. Her şeyi gören ve bilen O. Bırakın siz sizi eleştirenleri. Dış görünüşünüzden, bihaber zannetsinler, duyarsız desinler ya da tam tersi çığırtkanlıkla suçlasınlar sizi, gösteriş yapıyor zannetsinler. Tıkayın gönüllerinizi boş düşüncelere. Zaten ne geliyorsa başımıza bu gönül cehaletinden gelmiyor mu? Sizin yapacağınız en samimi ilk şey dua etmek ki hazır rahmetli bir aydayken, dünya çatısı altında ki bütün mazlumlara gönülden bir dua da bizden gelsin. Eli böğründe kalmış analara da Allah sabır versin. Çünkü bütün yakıştırmalar bir yana "ana kuzusu" olmak ayrı bir mana. Biz bilmeyiz, bilemeyiz o kuzular kurşunlar arasındayken annenin yüreğindeki feryadı. Sırf bunun hatrına bile zalimin kendi zulmünde can çekişeceği an elbet gelecektir. 


Bu arada aşağıdaki yazıyı da bir yıl önce bugün yazmışım. Ömürden koskoca bir yıl gitmişte konuştuğumuz şeyler hiç değişmemiş. Ne yazık! Ne yazık kii hala barut hala gözyaşı... Bu toprakların kaderi mi bu bilmem ama burda kan tarihle yaşıt!


Mısırda suriyede yiten canlar bizim.
ölen evlatlar bizim.katledilen insanlar bizim.barut kokan toprak ecdadımızın,o da bizim 
Ancak Kerkük de bizim Doğu Türkistan da Uygur da Çeçenistan da bizim.
pkk pususuna düşmüş şehit mehmet de bizim.
ailesinden zorla kaçırılıp dağa kaldırılan çocukta bizim.
dayakla öldüresiye dövülen delikanlı da bizim.
Arabı da bizim kürdüde lazıda bizim alevisi sünnisi de
Ölümü bilmek için tatmak gerekmez.yalnız "merhamet" algıda seçiliğe gelmez
Samimi olarak akıttığınız her gözyaşı da bizim ancak bir tarafa ağıt yakarken bir diğer yanı görmezden gelmek,bir yanı bağrına basarken diğer yanı ötelemek olmaz
Bizim insanımızın gönül yelpazesi geniştir.vakit geldiğinde "yürekten" yapılan her hamlenin arkasında durmayı bilir.o yüzden siz bırakın vicdanı coğrafyalara,dinlere ayırmayı onlar nerde ne yapması gerektiğini bilir