Bilir misiniz bu oyunu? Çocukken oynardık ya yumuk yumuk ellerle. Üç kelimeyle sonumuzu belirlerdik. Karşı taraf ne yapar acaba diye de pür dikkat izlerdik. Sonra, bütün harflere basa basa: TAŞ, KAĞIT, MAKAS?!?
Ne çok benziyor
insanın duygularına. Taş kağıt makas.
Taş yüreğin
olsa gerek. O kadar çok ezdin ki onu, öyle insafsızca bastın ki üzerine zamanla
taşlaşıyor işte. Acıları seve seve zırh örüyorsun istemsizce. Ama bir yanın
hala kağıt. Çünkü söyleyemediğin onca şey var dilinde. Yuttuğun onca kelime.
Dillense neler çözülürdü kimbilir. Belki ondandır kenara yazdıkların. Söylersen
dayanamayacağın onca şeyi belki bir kenara yazmışsındır. Kimsenin bilmediği,
görmediği bir kenara. Tıpkı gönlündeki gibi. Ah bir dökülse neler diyecek o
dîl. Ama söylemene de yine gönül razı değil. Düşününce, makasa da akıl rolü
düşmüş olsa gerek. İçinde ne kadar zayıf yanın varsa söylemek istediğin,
hepsini kesip ortadan atan bir güç sanki. Delilleri ortadan kaldıran mantık
abidesi. İçinden geçtiği gibi değil de olması gerektiği gibi yaşamana sebep
belki de.
Bütün çelişkilerle deniyorsun işte
sende.Bilinçsizce son noktaya kadar deniyorsun. Oyunun bir galibi olmadığı
gibi.
Çok bir şey
istemedin aslında, biliyorsun masalsı aşklar da yok bu dünyada. Biraz vefa
biraz sevda çokça güven yeterdi sana. Yüreği yetmeyen insanlara emanet etmekte
galiba bütün hata. Lekeli düşünceleri dokularına sinmiş onca insan. Temizlensin
diye miydi bunca fedakarlığın? Sahi sen geçekten fedekarlık yaptın mı? (Sanki
marifet gibi! ) Hem ne önemi var ki? Sevmiş olabilmek için bile özenmez mi
insan? Duyguları emanet ediyorsun yahu, şu poşetleri tut bir koşu gidip geleyim
der gibi olmaz ki.
Bütün
emanetlerine sahip çıkanlar olsa keşke. Bıraksa seni yüreğine, sen yüreğinde
bulsan kendini.
Benimki de
söylenmiş onca sözden biri işte. En cılızı belki de. Gönlü ufalamaktan başka
bir işe yarar mı bilmem ama bildiğim, daha doğrusu öğretilen bir şey var ki
insan az da olsa toprağa özenmeli. Toprak kadar vefalı ki onlar kadar sadık.
Taş gibi olmamalı kalbi. Taşlaşmamalı, taşlaştırmamalı.
Taş kağıt makas
sadece ama sadece oyun olarak kalmalı.
Şimdi bir Sezen çalsa da dinlesek diyenler için: