22 Ağustos 2022 Pazartesi

Kendimle Karşılaşsaydım Bir Yerde

            kendimle karşılaşsaydım bir yerde, yolda görseydim mesela, bir banka kuyruğunda arkama düşseydim, market dönüşü elimde poşetlerle rastlasaydım, göz göze gelseydim bir hastane koridorunda, ne bileyim işte denk gelseydik bir ders çıkışı kendimle; "çok değişmişsin" derdim. 

           Tam konuşmaya yeltenirdi, tutardım elinden "dur" derdim, anlatma. Sarılırdım "hep oluyor, üzülme" der, koluma girerdim, gel yürüyelim biraz diye. Yürürken ferahlardı  bilirim. Kaybolsa yine kendi çıkar kendini aramaya, üzülse kendi ruhunda bulur teselliyi, kaçsa yine kendine döner. sevdiği zaman bütün riskleri kabul eder, az sevmeyi bilmez, o yüzden çok incinir. Ama korkmaz da kırılmaktan, sadece  yorulur.  Belli etmez ama çok yorulur. Yorulduğunda güler biliyor musunuz? Alttan alır, kızmaz, küsmez. Eskiden böyle değildi.

işte öyle bir zamanda sırtını sıvazlardım "geçer" derdim. 

Çünkü geçer, hep geçti:)

Kalbini, ruhunu inciten şeyi bıraktığında, ısmarlama duyguların tat vermediğini anladığında, aslında değmediğini fark ettiğinde ve artık kaybetmekten korkmadığında ruh vazgeçer. 

Vazgeçmek de özgürleştirir.

ben kendimi bu özgürlüğe uğurlayadurayım, siz kendinizi misafir etmeye başlayın hadi:) 

Geldi mi aklınıza 

Bir ağustos akşamı denk gelseydiniz kendinize, ne derdiniz?

Ben benimkini uğurladım güzelce. Bir de şarkı fısıldadım kulağına sessizce. O sever öyle şarkılarla konuşmayı. Anlatamaz da söyler. Dilinden anlarsanız açık hava konseri tadında dertleşir sizinle. 

Bir ağustos akşamı güneşi batırırken o şarkılardan birini söylüyor şimdi. 

Sezen'e katılmamak mümkün değil

" zamanı geri alma şansım olsaydı eğer, merhabadan ilerisi olmazdı bazı insanlara" 





14 Ocak 2022 Cuma

Yüklük Bilir Misiniz?


Çoğu evde hâlâ böyle anılır bu dolaplar. Kalabalığı alır, üst üste katlı durur yatak yorganlar. 

Çocukken boyum yetişmezdi babaannemin evinde, alttan çekerdim. 

Üstte ne varsa tepeme yığılırdı. 

Bazen diyorum ki ne kadar benziyoruz.

Kapağı açtığında katlı katlı meseleler. Duruyor üst üste. Onun derdi, bunun sebebi, kendi kalabalığın. Sıralanmışlar. İçlerinden birini çekince onlar da tepeme yığılıyorlar. Çocukken gülüyordum. Şimdi o kadar eğlenceli gelmiyor🙈

Yük olma fikri hortluyor öyle zamanlarda. 

Pamuktan, doldurma yorganlar vardı ben çocukken. Dönerken üstüne ağırlık bağlamışlar gibi töbe kımıldatmazdı. “Ya Allaah!” diye dönerdim sağa sola. Gülerdi bizimkiler:) 

İşte öyle ağır yorganlara benzetiyorum bu fikri. Birine yük olmak, o yorganlar gibi ağır geliyor. Yük olmaktansa yük almaya meylediyorum o yüzden. Zamane “benlik”lerle anlaşamayışımız bundan.

Ben yük olmayı hayal edemem ama alırım senin yükünü. Varsa şimdi açın kapağı, bir yorgan da siz atın üstüne. Yer yoksa da tıkıştırdığınızla kapatın kapağı. 

Korkmayııın, yine ben açarım ilk.Yığılırsa da yine bana yıkılır.  Tanıdığım yerler buralar, ben yine buralarda gülerim:)