23 Mart 2020 Pazartesi

Ona Bir Oda Ver Baba, Bir Evi Olsun

         





            "Ona bir oda ver baba
             Bir evi olsun"

         "Babam ve Oğlum" filminin unutulmaz repliklerinden biri. Defalarca izlediğim halde bu sahne başlayınca dayanamam ağlarım. İzleyip de etkilenmeyen yoktur zaten. Sahi ne peki bizi her defasında dağıtan duygu? Aile teması mı? Sanmam, binlercesini izledik. Baba-oğul ilişkisi mi? Belki. ama ikili ilişkilerde kopmuyor ki bizdeki film. İçimizin acımaya başladığı yer o ait olmak için çırpınışlar sanki. Ne gidebilmiş ne kalabilmiş bir adamın hikayesi izlediğimiz. Ne güzel metafor kullanmış senarist:
           "Ona bir oda ver baba, bir evi olsun."
          
          Ev, her yer karardığında ışığı bulduğun yedir çünkü. Ev sığınağındır. Kapıyı kapattığın andan itibaren korumada olduğunu bildiğin, gözü kapalı dolaşabildiğin tek yerdir. Kalbinin ürpermediği, duvarlarında tanıdık seslerin gizlendiği kalendir.
         
          Şu günlerde biraz haksızlık yapıyoruz. Şımarıklık belki de nazımız ona geçiyor. ama şu var anlayamağım. zihnin binlerce şeyi düşünebilecek, yeni fikirler üretebilecek donanımda yaratılmış. Muazzam bir sistem. Ev de senin kalen. ve sen kalende bu donanımla kendini savunmasız hissediyorsun!?
           Tekrar söylüyorum, ev se nin ka len! Ev SENSİN ya hu!
            Sen ne yaparsan ona şahit olacak o. Eşlik edecek, yeni anılar saklayacak içinde.
            Yattığın yerde söndüreceksen de feneri o da öyle bekleyecek seni. Durgun, sıkıcı, kasvetli bir şekilde bekleyecek. At sahibine göre kişner diye boşuna dememişler. Evin içini dolduracak enerji sende. Konfor alanından çık! Oku, izle, üret, paylaş!
           
            DİNLE! Deniz kabuğundan dalga sesleri duymaya heveslenir ya çocuklar. Ruhun şu an öyle heyecanlı. İlk defa telaşsız yakaladı seni. Duy beni diye bekliyor, yerine duramıyor. Hazır şu gürültü bitmişken kulak ver o deniz kabuğuna. İçini ısıtacak, umut dolu sözlerini saklamış senin için, inan bana.

            Haydi şimdi siz de bir oda verin kendinize
            Bir "eviniz" vardı, hatırlayın...

18 Mart 2020 Çarşamba

Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuçlar Elde Edemezsiniz

Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemezsiniz!

Şu ara öğrencilerden duyduğum şey şunlar:
Hocam netlerim artmıyor,
Problemleri anlayamıyorum.
Düzenli çalışamıyorum.
Konularım eksik!
Hiçbir şey net değil!
Öff oturamıyorum, pöff sıkılıyorum!

Sorduğum tek bir şey var.
Aylardır aynı şeyi aynı stille yapıp sonuç alamıyorsan bunu zorlamanın anlamı ne?
Yer değiştirin gençler!
Baktığınız yer yanlış.
Durduğunuz yerin manzarası kapalı daha ne dikiliyorsunuz orada!
Hareket edin.
Her napıyorsan bir yer eksik demek ki.
Fark et onu.
Seni, senden iyi kimse bilemez.
Kendine göre, imkanlarına göre çalışmanı çeşitlendir.
Tersten yap, farklı bir yol dene, mekan değiştir.
Odanda uykun mu geliyor git mutfakta çalış.
Yerde yuvarlan, duvara yaz ama yap artık bir şey ya!
Konfor alanından çıkmak zorundasın.
Bu süreçte seni hedefinden uzaklaştıracak ne varsa vedalaş artık onlarla,
merak etme birkaç aya yine kavuşacaksın.
Şu zamanların kıymetini bil.
Krizi fırsata çevir, vaktini iyi değerlendir!
Soru işaretleri, belirsizlikler seni yolundan alıkoymasın.
Sen o sınava gireceksin.
O yüzden panik butonundan çek elini.
Sakin kaldığın sürece planlı hareket edersen yolun sonunda hayallerinin üniversitesinden bize el sallarsın🙋🏽‍♀️😌
Haydi yarınlar seni bekliyor.
Pes etmek, şikayet etmek yok!
Ben sizin hayallerinizden vazgeçmemişken üzgünüm sizi size bırakmam.
O yüzden nolacak, ne bitecekten çok oturun eksiğinizi tamamlayın.
Eylülden marta bütün konularınız tam olsun
Sonrası için kriz masası zaten oluştururuz.
yarın yeni gün, yeni başlangıç.

Haydi rast gelsin 🤜🏼🤛🏼

#tyt #ayt #yks #meb