14 Mayıs 2020 Perşembe

"Yeni Nesil"

“Yeni nesil ...”

Son dönemlerde hayatımıza giren bir kelime grubu. Boşluğu istediğiniz gibi doldurabilirsiniz.
Bir eğitimci olarak ben aklımıza ilk gelenden bahsediyim. Yeni nesil soru.
Bilmeyenler için temel mantığı şu:

Siz çocuklara alanınıza göre bilgileri öğretiyorsunuz. Bu bilgiler çocukların karşısına bariz bir şekilde çıkmıyor da hikayelerin arasına saklanıyor. Eğer öğrenci okuduğunu anlayabiliyorsa, metni yorumlayabiliyorsa, istenilen bilgiyi o hikayenin arasından çıkarabiliyorsa soruyu çözebiliyor. Somutlayacak olursak sana hipotenüsü sormuyor da evin duvarına merdiven dayadık haydi o merdivenin boyunu ölçelim diyor. İşin özünü anlatabildiysem devam edeyim.

Şimdi bu yeni nesil soruları çözmek için bizlerin yönlendirmesi de farklı oluyor. 
Daha çok kitap okumalarını, empati kurmalarını istiyoruz. 
Metni tamamlamalarını, sen olsaydın ne yapardın diye sormayı, "haydi bakalım sana verileni boz, değiştir, yeniden yap” demeyi tercih ediyoruz.
Amacımız algı düzeyini artırmak, farklı bakış açıları kazandırmak. 

Yeni nesil soru, yeni nesil öğrenciyi beraberinde getiriyor. Hâl böyleyken doğar doymaz eline tablet tutuşturulan bizim çocuklar, yeni nesil soruları görünce afallıyor. Kitap okumaya entel algısı yapıştırdığımızdan beri o tabuyu kırmak bize düşüyor ve lise çağına gelmiş bir öğrenci için de bu değişim süreci kolay olmuyor.

Tek tuşla her şeye ulaşan çocuğa el becerisi gerektiren bir iş verdiğimizde donakalıyor. 
Haydi düşün diyince panikliyor. Aslında çok basit bir mantıkla üstesinden geleceği şeyi yapamıyor, çünkü öyle bir korkusu var ki yapmayı denemiyor bile.
“Ben yapamam” işin en kolay yolu. Ama işin sonunda yaptırım da var. 
İşte o anda yeni nesil veli devreye giriyor.

Yapılamayan ödevler ertesi gün muhteşem bir olgun zihnin ürünü olarak karşımıza geliyor.
Ödev veriyoruz, çocuklardan önce velilere mesaj atıyoruz. Veliler ödev listesi tutuyor. 
Deney yapacağız, malzeme listesi paylaştırıyoruz. Her şeyi veli hazırlayıp öğrencinin çantasına koyuyor. Sonra bir mesaj:
“Hocam malzemeleri çantasının ön gözüne koydum, oradan alabilirsiniz” (?!?)

Peki istediğimiz bu mu? 
Biz gerçekten muhteşem ödevler mi istiyoruz?
O malzemeleri verme sebebimiz sorunsuz bir deney yapmak mı?
Acaba amacımız öğrencileri sürece dahil etmek olabilir mi? (Velileri demiyorum dikkat edin) Yaparak yaşayarak öğrensinler istiyor olabilir miyiz? 
Getirecekleri birkaç malzemenin aslında sorumluluk duygusunu besliyor olabileceğini düşündünüz mü? 
“Yapmam gerekiyor” bilincini oluşturmak için illâ velileri mi dürtmek gerekiyor?

Okul-öğrenci-veli iş birliğinin önemi aşikâr. Ancak siz denklemden öğrenciyi çekip o yükü okula ve veliye yıkarsanız başarısızlık duvarına sertçe toslarsınız. Eğitim gerçekten ekip işi.
Herkes üstüne düşeni yaptığı sürece hayal edilen noktaya ulaşmak keyifli bir yolculuk oluyor. 
O yolculukta da yeni nesil ne gelirse gelsin baş edebiliyorlar inanın.

Bu süreçte öğrendiğim bir şey var.
Öğretmen çocuğun dünyasını besler, öğrenci o dünyada kendine bir hayal inşa eder, veli de o hayalin yapımında gereken desteği verirse muazzam şeyler olacak.
Birbirimizin hayalini beslemek zorundayız.
Birbirimizin alanına girmeden, birbirimizi severek ve kollayarak ama sorumluluklarımızı yerine getirerek başarıyla kucaklaşmak mümkün.
Yeter ki üstümüze düşeni yapıp hayallerimizi bahanelere kurban etmeyelim.

3 Mayıs 2020 Pazar

Aşka Yolculuk // Elif'in kaleminden

Çizim. ELİF ABAOĞLU
Kozasından çıkan bir kelebeğin hikayesidir okuyacağınız.
Nasıl yazacağım telaşıyla, ürkek kelimelerini ceplerine doldurup yola çıkmış bir öğrencim, Elif.
Zamanla kelimeleri cesurca kullanır oldu.
O yolculuğun çeşitli duraklarında soluklandığını bildiğimden şimdiki heyecanını çok gönülden hissediyorum.
Yol arkadaşlığı yaptım bugün ona.
Nasıl yazacağım diyordu. 
Üst üste Sezen Aksu dinle, kelimeler dökülür zaten demiştim. 
Birlikte nasıl yazacağız? 
Bak o kısmı ben de bilmiyorum🙈 
Şarkılara güvendim, bırakalım o seçsin yolumuzu.
Hissedilebilen en cesurca duygudan yola çıktık, aşkı anlattık size.
Bakalım Elif’in kaleminden neler dökülecek, neleri birleştireceğiz birlikte?
~~
Çelişkilerle netlik arasında köprü kurmaya çalışıyoruz. 
Ne bu yüzyıllardır ateşi sönmeyen duygu? Ne hikayeler saklıyor sinesinde?
Ne bu aşkı kıymetlendiren insanların savrulmuş halleri?
Sahi napıyor bize bu üç sesli dev sözcük?

Sorularımıza cevap aradık. O da öyle başlamıyor mu zaten? 
Zihninden geçen binlerce cevapsız soruya teslim olmuyor musun? 
Yanıtlayamadığın onlarca soruyla boşluğa çekilmiyor musun ağır ağır, fark etmeden. 
İçinde biriken his, daha çok yoruyor seni. Sanki hayatın tüm telaşını tek başına yüklenmiş gibi. Nefesin kesilene kadar, şehrin bir ucundan bir ucuna koşmuşsun gibi atmıyor mu kalbin?
Kalbinin ritmini bile başkasına göre akort etmedin mi?

Şahlanan ruhun hayallerle dans etmeye başladı, bak. Etrafındaki en ufak bir zerreye bile anlam yükledin. Şarkıların sesini açtın onun için. Fark etmeden büyüttün içinde.
Yahu güneşin seni ısıtmasının aşkla bir ilgisi yok ki, sen içindeki buzların erimesine izin verdin.
Yıldızlar sana göz kırpsın, ay çıksın salınsın bu gece istedin 
Sandın ki aşk kapattığı yaradan daha büyüğünü açmaz. 
Bunu da tecrübe ettirdi sana.
Gözün karardı, ay da kesti ışığını. 
Karanlıkta yolunu bulmak için çırpındın durdun. Yoruldukça yükün ağır geldi taşıyamaz oldun. Devrildi, sakladığın bir sürü soru döküldü,saçıldı önüne.
Onun yerine cevaplar verdin.
Her bir cümleye ama ekledin, belki dedin, keşkeye tutundun. 
Bir ân geldi, durdun.
***
Kalbin de eskisi gibi atmıyor zaten, ritmini mi kaybettin?
Avuçların da terlemeye başladı bak.
Hey! Sesimi duymuyor musun?
Hasretin içinden bir çıkış bulmak zorundasın.
Hemen, şimdi!
derinden bir ses geliyor, dinle!
Sezen mi o?
Sahi ne diyor?

***
(vee "paat!" diye bir ses böler bizi)
Korkma korkma, kalem düştü elimizden☺️,
Radyonun da sesi açık kalmış.
Neyse,
Gülümseyin haydi, geldik:)
Bizimki bir hayalde yolculuk. 
Kelimeleri peşimize takıp dolaşmayı seviyoruz.
Ama sizin gerçek yolculuğunuz aşka olsun  💌💌