16 Ağustos 2014 Cumartesi

Monolog

Uzun zamandır şu konuşmayı yapmamak için kendimden kaçıyorum diyorsanız eğer buyrun beraber yakalanalım en acımasız sorguya.
Hayatımdaki insanlarla birlikle kendimi çıkarıp koyuyorum ortaya. Bütün ciciliklerinizi sıyırıyorum. Tanıdığım halinizle, asla tanımadığım sizi karşı karşıya getiriyorum. Yaşanılanı yaşanmışlıkları ne varsa hepsini düşünüyorum teker teker. Ne kadar yakındık? Acaba yakın mıydık? Göstermelik ilişkiler miydi paçamıza yapışan ya da gerçekten dost muyduk birbirimizle? Sen yanındakiyle ne kadar yakınsın mesela? Nelerini biliyorsun onun? Sorsalar söyleyebilir misin özelliklerini? Yahu illa birini tanımak için saatlerce zaman mı gerekli? Ben bir bakışından anlarım bana göre olup olmadığını. Bir sözünden, tavrından, halinden hareketinden. Boynuna taktığı kolyeden bile yorum yapabilirim önyargısız. Kimseyi yargılamak benim haddime düşmezken karşımda kimleri kimleri ekip biçen insanlar oldu. Sahi ne çok insan oldu hayatımızda. Ne çok hayatlar temas etti birbirine. Ne çok kişi tanıdık sayende diyorsan sende birilerine, etrafında onca kalabalık varken içini ferahlatacak tek bir kelime duyamıyorsan birinden, çak bi kibrik at o kalabalığın üstüne. Kuru kalabalığın gönül yorduğu durumlara fazlasıyla aşina birinden bu tavsiye. Sende bana desene, seni bu kadar emin kılan şey ne diye. Emin olduğum falan yok. Sorgulamaya başladığım anlardan korkarım hep gecenin bir vakti aklım isyan konuşması yapıyorsa sana, inan hiçbir şeyden emin değilim ben. Tanıdığım onca insanın muhteşem değişimini şaşkınlıkla izliyorum. Bazen hayret ederek bazen gıpta ederek. Bazen mis kokulu bi bahçeyi koklar gibi bazen mide bulandırıcı bi görüntüyü hazmeder gibi. Herkese kendini iyi hissettirmeyi düşlerken, gözümü en mutluya dikmişken insanların beni benle sorgulattığı an gelmişse tehlike ufak ufak sızıyor demek içimizde bir yerlerden. Sizde içinizden, bende yeter diye bağırıyorum da duyan yok feryadımı diyorsanız geriye kalan cümleler sizin olsun. İçinizden geldiği gibi devam ettirin yazıyı. Bağırıp çağırasınız mı var buyrun. Boşverlerinizi yetere, suskunluklarınız çıplığa, görmezden geldiklerinizi göz önüne sermek istiyorsanız da buyrun. Buyrun bu kapı bugün ardına kadar açık. Vefasızlığaysa öfkeniz buyrun kusun içinizdekileri. Kullanılmışlığa, sahtekarlığa, riyakarlığa, samimiyetsizliğeyse önden buyrun. Ahlak danışmanı gibi davranırken en büyük ahlaksızlığaysa şikayetiniz beni de ekleyin yanınıza. ince düşünmek diye birinin kıçından uydurduğu, aslında olması gereken bir şeyi lutufmuş gibi gösterenlerin hepsine kocaman bir itiraz gelsin bu gece. Hayatınızda kimseye söylemeye cesaret edemediğiniz şeyleri buyrun haykırın burdan. Zaten siz sustuğunuz için oluyor bütün bunlar. Hadii ne bekliyorsunuz! Ayıp olmasın diye yuttuğunuz bütün sözcükleri özgürlüğüne kavuşturun. Çıkın artık şu "aman Ali Rıza Bey tadımız kaçmasın" tiradından. Doğaçlama yaşamayı unuttuğumuzdan beri sahte hayatları sahte kişilerle, bizim olmayan repliklerle yaşıyoruz. Karakterliliğin adını pek de modern olan şeylerle anıp kirletiyoruz. Sizi bilmem de ben gerçekten yoruldum. Kendimle sizin için kavga etmekten yoruldum. 
Ben tanımadığım yakınlarımdan yoruldum
Uğraşıp didinirken samimiyet belirtisi aramaktan yoruldum
Aklıma geldiğinde kalbini kırmıyım diye çenemi kasmaktan, sonra kendi gönlümü yıkmaktan gerçekten yoruldum
O yüzden hayatlarınız sizin olsun. Hani derler ya bahaneler sudandı aramız nehirlerde boğuldu diye bu da öyle bi hesaplaşma işte..

Hadi gözlerimizi kapatalım birlikte açtığımızda hepsi bi rüya olsun. Dönüp sırtımızı yön değiştirdiğimizde düzelsin her şey. Gündüzü şen şakrak karşılayalım birlikte ve yazdığımız saydığımız sövdüğümüz her şey koca bir boşluk olsun. Hiç yaşanmamış olsun. Her şey gönlümüzce, herkes keyfimizce olsun. İsteklerimiz gerçekleşmiş, beklentilerimiz karşılanmış arkadaşlıklarımız daim dostluklarımız bahtiyar olsun. yıkılmış hayaller, kırılan kalpler, kursakta kalmış hevesler hepsi bi balonun içine dolsun ve gökyüzüne doğru uçsun. Herkes yerinde mutlu mesut olsun...

NOT:
Masallar çocuklar içindir ve en çok o masumiyetleri hakeder..
Ha bir de kimseyi yastığınızın bir köşesini ıslatacak kadar çok dert etmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder