14 Mayıs 2015 Perşembe

Sahi ne çok öldük yaşamak için

       Tam 1 yıl oldu. Toprakta hala feryadın dumanı tütüyor. Sahi ne çok öldük yaşamak için... Ama en çok bir yıl önce tam da bugün yandı canımız. Katmerli acıların sızısı durdu yüreğimizde. Yiten 301 can... Dile kolay gibi ama değil. Hiç değil! Söylerken bile nefes boğazımızda düğümleniyor. Bir gecede büyüyen evlatları, ölmeden mezara giren anaları, mezarına bile zar zor konulan, o yiten canları düşündükçe çok zor geliyor. Ardından ne çok iz bıraktı kömür karası. 
         Popüler matemlerden değil baya köz olmuş yüreklerden bahsediyorum. Giden, her canlı gibi... Peki ya geride kalanlar? Yerin altındaki o kara cehennemden çıkanlar, ardından yakılan ağıtlar, edilen dualar, geride bırakılan arkadaşlar... 


                   Peki ne öğretti bize SOMA? Söyleyelim efendim. Soma'da gidenler ölümle yaktı canımızı ama kalanlar vicdanımızı ezdi. Büyük egolarımızı, asi tavırlarımızı, vefasız hallerimizi, pervasız sözlerimizi ezdi geçti. "Abi Mahmut çıkmadı, beni bırakın onu alın. Onun karısı hamile" diyen işçiyi duyduğumuzda, kömür torbası babası kokuyor diye kucağından ayırmayan çocuğu gördüğümüzde, karnelerini babalarının mezarına usulca bırak çocukları gördüğümüzde bizim vicdanımız hiç oldu. Ama en çok, en çok sedye kirlenmesin diye ayakkabısını çıkarmaya çalışan abiyi görünce yerin dibine biz girelim istedik. İnsan hayatını değersiz kılan bütün kuraldan, kaideden iğrendik. Bu devranı böyle yürütenlerden tiksindik. Para, hırs, şan, şöhret, mevki, koltuk sevdalılarına perde eylediğimiz canları böylesine apaçık görünce kızdık kendimize. İnsanlığımızın adı varmış dedik. Olmaz olsaydı dedik. Bütün bu göstermelik tavırlarımız olacağına olmaz olsaydı! Onlar olmaz olsaydı da Mahmut Abi yaşasaydı. Soma yetim kalmasaydı. Acılar ardı ardına sıralanmasaydı.                       Anlayacağınız Soma bize hayatın gerçeğini öğretti. Bütün bu toz pembe dünyalarımızın arasında ölümü gösterdi. İhmali öğretti, sonuçlarını öğretti. Acıyı iliklerimize kadar hissetmeyi, bütün bunlara birlikte göğüs germeyi ama acının karşısında yine de yetmemeyi öğretti. 
               Tam 1 yıl geçti üstünden. Toprakta hala feryadın dumanı tütüyor. 
               Sahi ne çok öldük yaşamak için... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder