27 Mayıs 2015 Çarşamba

Mikrofon Sende

          Gün geçmiyor ki insan içinden bir insan, onun içinden bir insan, onun için bir başka insan, insan, insan ...... ve insan çıkmasın. Matruşka gibiyiz vesselam. Açtıkça her birinin altından bambaşka bir ben daha çıkıyor. Biri sen gibiyken diğeri yedi kat yabancı gibi davranıyor. Hayatta yapmam dediğin şeyi arkadan gelen senler yapabiliyor. Ama bütün bu senlerle de yaşanıp gidiliyor. Peki asıl olan hangisi? Gerçekte yaşayan, hayatına söz geçirdiğin hangi sen? 

         Bir düşün bakalım. İnsanlarla birlikteyken devreye hangi sen giriyor? Yaşamak istediğin hayatla gerçekteki birbirine uyuyor mu? Yoksa doku uyuşmazlığından can mı çekişiyorsun sessizce? Hangi sen sana yakın? Gülerken içinden "nesi komik" diye söyleniyor musun? Yapmak istemediğin bir şeyi "aman ne kadar da hoş" diye numaradan mı yapıyorsun? Bazı şeylerin gizli kalması gerekirken sen elalemin gözüne mi sokuyorsun? "Amaan ne iyi" diyorken aslında kötü sloganlar mı arıyorsun? Yahu karar ver, kötülük çiçeklerini mi suluyorsun yoksa gerçekten sevgi tohumları mı ekiyorsun? Böyle gelişine değil de her şeyini hesaplı mı yaşıyorsun? Yorulmuyor musun? Hesap kitap yaparken kaçırdığın hayatından hiç mi pişmanlık duymuyorsun? Gündüz yaptığından gece utanıyor musun? İçinden başka,  dışından başka mı söylüyorsun? Mesela sırf seni mutlu ediyor diye dinlediğin bir şarkı, izlediğin bir film var mı? Başkaları beğeniyor diye beğenmek zorunda olmadığın neler var haydi anlat bize. Hem şu an dur bir bak etrafına, insanlarına. Olduğun yerden  memnun musun? Kendin olabilmek için yalnız kalmayı mı bekliyorsun? Sırf yeni baştan ümidiyle yeni grupları mı arzular oldun? En son ne yaptın kendin için? Kendinle ilgili bir şeyler anlat bize, haydi! 
         Ya da dur, vazgeçtim bizi boşver, önce sen bir sır ver kendine. 
      Kendinle ilgili senin bile sakladığın sırrını ver. Ver ki idrak etsin zihnin, artık zaman geçiyor. Üç günlük dünyada o ne dedi, bu ne yaptı diyeee diye didiklediniz ömrünüzü. Geriye dönüp baktığınızda boş bir gürültü bırakmak yerine, bırakın kendi besteniz dönsün gönül plağınızda. Yeter onun bunun şarkılarını dilinize doladığınız. Hem bakın ne güzel demiş şair " ben artık şarkı dinlemek değil, söylemek istiyorum" diye. Mikrofon başına geçmenin zamanı gelmedi mi sizce de? Haydi kendinize güzel bir şarkı seçin de gönlünüzce söyleyin onu. İster yalnız ister sevdiklerinizle ama illa ki gönlünüzce!
 "Ay ben gülerim" diyenler --> Gözü kapalı, elinde tarakla şarkı söylemek bizim köklü geleneklerimizdendir, hani hatırlatmış gibi olmasın da sen bence bir içindeki sesi dinle:)

NOT: 90'ların karışık kasetleri vardı. Her telden şarkı vardı onların içinde. Seçtiğin şarkıyı paylaş bizimle, bir karışık kaset de birlikte hazırlayalım, ne dersin? 


      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder