11 Şubat 2014 Salı

????

          Ne çabuk değişen varlıklarız, ne kadar hızlı değişiyor heveslerimiz. Dün olsun diye ortalığı ayağa kaldırdığımız, yeri geldiğinde taş üstünde taş,kırılmadık kalp bırakmadığımız şeylere bugün göz ucuyla bile bakmayabiliyoruz.Sahip olmak için cümlelerin en renklisini belki de en ikna edicisini kullandığımız dönemler geçiyor kelimelere bile tenezzül etmiyoruz.Ne çabuk geçiyor hevesimiz. Ne çabuk sıkılıyoruz her şeyden.Belki de en kötüsü ne çabuk tüketiyoruz birbirimizi, kendimizi...
            Ne kadar hızlı yaşıyoruz biz? Birbirimizin ne kadar farkındayız? Saçma sapan olayların peşinde ne çabuk harcıyoruz düşüncelerimizi.Kişilik dediğimiz şey ne hale geldi bir dönüp bakın etrafınıza n'olur. Nasıl bir tek tip özentiliği bu, nasıl bir riyakarlığın içinde bu insanlar.Bir şeyin içi dışı herkes bulaşık olur mu? Samimi olduğunu hissettiğin andan bile şüphe duyar mı insan? Güvenmemeye, inanmamaya meyilli binlerce insan...
            Düşününce anlıyorsun aslında ne ağır bir vebal bu. nasıl acıtan bir şey. Farkında olmak mı? olsaydık yazılmazdı bütün bunlar.Yazılmazdı ordan oraya savrulan, boş geçen hayatlar. Başkalarının ağzına bakarak yaşayan, çıkan her kelimeyi emir olarak algılayan, şımarıklığı marifet, hadsizliği zeka zanneden ufacık beyinlerin bu kadar haykırışını duymazdık inan. Belki de bu kadar sesli yaşanmamalı hayatlar. Bağıra çağıra olmamalı bütün bunlar.Sesler nağmelikten çıktı çünkü, iğrenç bir gürültü ortasında yaşamakta kalite olmamalı, hiçbir zaman. Zannderek yaşayanların uydurduğu bir dünyanın insanı olmaya çabalamak mı? Bakın etrafınıza sırıtan hayatlar çarpar zaten yüreğinize. Sahi sizin de mi kalabalıktan şikayetiniz? O kalabalıkta tek kelime edicek bir insan bulamayanlardan mısınız? Baktığın göz göz değil,dinlediğin söz değil mi? konuşurken yoruluyor musunuz sahi siz de onlardan mısınız?  Bence artık sizde farkındasınız. İnsanları erite erite yol alırken boğulmaktan korkanlar için söyliyim bu kadar debelenmek yerine inceldiği yerden kopsun artık. Tahammül sınırları diye bir şey var ve eminim siz onu çoktan aştınız. İnsanlara cici görünmek diye bir hal yok. Kimse kimse için bir kılığa bürünmemeli. Onlar için yaptığın yeter zaten. Madem bu kadar şikayete meyilliyse dilin, bırak dönemyiversin artık, konuşmasın. Hem sessizlikte güzel arkadaştır. Hayatın boyunca her şeye konuştun zaten bırakta biraz onlar anlatsın.Gerçi dur senin hayatında konuşan çokta, dinleyen yok. O zaman yapılcak en sakin şey oluruna bırakmak.Aksi halde ilmek ilmek sökülen ilişiler söz konusu.
              Takip edilemeyen bir ayrışmanın içinde, tutunabildiğin tek şeye sarılma ihtiyacı  de alışılmışlık de bilmiyorum artık nasıl anlamlandırıyorsanız. Ama ben sessiz çığlıkları duymaya başladım. Yıpranmış ip kopar da uçları ince ince açılır da dağılır ya, ben, işte tam da o anı görüyorum gözleriniz de. Koştur koştur yaşadığınız hayatlarınızda ani kararlar verin hadi, yoksa dibe vurmanın ne olduğunu çok "hızlı" bir şekilde hissediceksiniz.
            Yazının başında ne diyorduk? "ne kadar hızlı yaşıyoruz, ne çabuk tüketiyoruz birbirimizi" Sahi NİYE bu kadar hızlı yaşıyoruz, NİYE tüketiyoruz birbirimizi?
( Cevabını bilen böyle gelsin)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder