4 Ocak 2014 Cumartesi

Fırtınalar sakinken kopmalı

      
fırtınalar sakinken kopmalı
 Ben bilmem öyle miş gibi yapmayı,
Mişli yaşamayı bilmem.
Hep emindir ifadelerim nettir. Yapmacıklık mı asla barınmaz bünyemde. Arkadaşımmış dostummuş kavgammış sevdammış gibi değil, Üstüne basa basa arkadaş dost kavga sevda. Sonuna gelecek ek sadece aitliğim olur. Benim olduğu bilinsin diye, Muhattabınız benim diye. Şimdi ben böyleyken mişli hikayeler anlatanlar bi dursun kenarda. Bana uyanlarsa beri gelsin. Çünkü artık işim yok masallarla. Dinlediğim tek masalın büyüsünü bozdular. Bozuldu ki hikayeli zamanlara karşıyım, Sevdalılarına muhalefet. Bunca yıl yoruldum onları dinlemekten, Sonunu iyiye bağlayayım diye koşturmaktan yoruldum. O yüzden artık kötüyse de sonu ne olacaksa olsun. Ben artık kurdun kızı yediğini de prensesin öldüğünü de,aslanın maskara oluşunu da kabullendim Kabullendim artık kurdun tok olduğu yerde koyun sayısının tam olmayacağını..

Geçen yıl bugünlerde yazmışım bunu. Kim bilir ne oldu, kim bastı damarıma. Ama tam bir yıl sonra bugün hala bu cümlelerimin arkasında duruyorken çokta bir şey değişmemiş demektir. İnsanlar hala aynı.Yapılan
lar, yaşananlar hala aynı. Hatta bir kaç şey daha ekleyeyim bunun üstüne. Mesela kabullendim artık insanların sizi anlaması için yırtınmanın boş olduğunu, ilgi gösterince şımaran bir yaşıt, nerede ne diyeceğini bilmeyen, kiminle nasıl konuşulacağını öğrenememiş bir dönem olduğunu. Haddini bildirmenin en güzel yönteminin susmak olduğunu öğrendim mesela. İyiyken her şeyin güllük gülistanlık ama kötü olunca yanında sadece seni bilenlerin olduğunu kabullendim.Menfaat üzerine kurulu bir dünyanın insanlarıyla tanıştım mesela. Böyle böyle insan ayıtlamanın yolunu yordamını öğrendim. Kime ne kadar güvenebileceğimi, kimle neyi paylaşabileceğimi öğrendim. Öğrendim insanlar tuhaf. cihan zaten kendini kötülüğe satmış haberimiz yok. Bu kadar karmaşa da sen olarak kalabilmenin güç olduğunu öğrendim. Kendini sıka sıka ne kadar dayanabiliyormuşsun bunu da öğrendim. Karşınızda tutunmaya çalışan birinin çırpınışlarının ne kadar komik göründüğünü öğrendim. O çırpınırken tek bir sözle, bakışla kanatlarını kırıp eline tutuşturabilecekken sessizce kapıyı çekip çıkabilmeyi öğrendim. Sinirlendiğimde kendime hakim olmayı öğrendim. Ama tutmasam kırılmadık kalp bırakmayacağımı gördüm bu arada. Sevmedim o halimi ama bazen gerekli. Çünkü karşınızdakini neye alıştırırsanız hep öyle devam ediyor. sonra saçmalıyor. En iyisi başından o kıvamda tutmak. Mesela ben bu yolla pişmanlığımdan ders çıkarmayı öğrendim. Aslında öğrettiler. Şimdiye kadar ne yazdıysam neler döküldüyse şu dilimden hepsi sizden. Ben napıyorsam, ne yaşıyorsam hepsi sizden. Ben gülüyorsam sizden, ağlıyorsam sizden, mutluysam sizden, sinirlendiysem sizden. seviyorsam sizden, kızıyorsam sizden, vefalıysam sizden, umrumda değilse yine sizden.Siz mi? Siz bende mühimsiniz. Hayatıma aldığım için öylesiniz. Bazılarınızın yeri çok ayrı bazılarınız merhabalık. Yine de önemlisiniz. Çünkü o anlayışla büyüyen ben, insanları atlamadan yaşamayı da öyle öğrendi.Sevmeyi,saymayı, sahiplenmeyi, paylaşmayı, özlemeyi öyle öğrendi.
İnsanlara iyi hissettirmek varken neden karanlıklara salındığını anlamış değilim. Birinin yüzündeki tebessümün sebebi olmak kadar güzel bir şey var mı dünyada? Ne biliyim karşımdakinin bana nefretle ya da boşverin uç şeyleri, boş baktığını bile düşünsem içim acır. O insanları boşluğa salıveren zihniyeti hala anlamış değilim. Bir de ufak hesaplar peşindeki, en son lafı ben söylerim gayretindeki, acımasızlığı bir halt, çok bilmişliği bir b.k zannedenleri gerçekten anlamış değilim. Aptallıktan başka bir şey değil ve ben aptal insanlara tahammülüm olmadığını yine bu zamanlarda öğrendim.  
Öğrenirken çok şeyi farkettim aslında. Sevdiğim çok insan olduğunu mesela. Ama asıl dikkatimi çeken azlettiğim insanlarında bir o kadar var olması. Peki neydi buna sebep? Bilmiyorum artık çokta düşünmüyorum. Değiştiremeyeceğini bile bile kimseyle cenk etmeye gerek yok. Bahşedilen anın tadını çıkarmaya bakmak gerektiğini "artık" kabullendim. Hem siz bakmayın olan bitene "peki" diyen kazanıyor.O yüzden ben sizden gelenleri yansıtmaya devam ediyim.
Siz mi? Dedim ya siz mühimsiniz. Ben mi? bu aralar çok meraklı bir yağmurum. Halk arasında kısaca "fırtına" diyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder