13 Aralık 2016 Salı

Bu topraklar zalime cehennem olsun, mazluma cennet

Hiç tanımadığımız çocukların gözyaşından sorumlu olacağız.
Her yuttuğumuz lokma yumru olup,
gencecik kızların kullanılıp boğazlandıkları yerde kalacak, tıkayacak nefesimizi.

Önceki zamanların katliamlarını araştırırken dönemin insanlarını yuhlardım içimden.
Sessiz kalınan, zerre kımıldamayan insanlığın hantallığına çok kızardım.
Şimdi zaman da aktı geçti.
Onların mezarları kurudu gitti ama şimdi de başka yerde ıslanıyor toprak.
Gencecik kızların, kadınların çığlıklarıyla akıttığı gözyaşıyla ıslanıyor.
Yağız delikanlıların delik deşik olmuş bedenleri düşüyor o toprağa...

Ben sevmedim arkadaş bu zamanları, hiç sevmedim!
Vazgeçtim, bıraktım geçmişi
Kendimize YUH diyorum.
YUH olsun bize!
Onu bunu ne bozar diye sorduğumuz aptal soruların her bir hecesine YUH!
Sığ kıyılara insanları toplayıp, oyalayan zihniyetlere YUH!
İnsanlığa dikkat çekmeyen, mazlumu bilmeyen alime YUH!
Yardımlaşmayı yücelten dinden, mazlumu gözetmeyi çıkarıp yerine koyduğumuz her boş şey için YUH olsun bize!
---
"Ey Müslümanlar neredesiniz?! diye soruyor bir Halepli. Kömür karası ellerini dizlerine vura vura feryat ediyor viran olmuş şehrin ortasında.

Bilir misin Halep çok güzelmiş bombalar değmeden önce.
Bir zamanlar misk kokarmış Halep, şimdi barut kokuyor.
Ama o kokuyu ne hikmetse hiçbir medeniyet almıyor. Kimse Halep'in sesini duymuyor
Sadece Halep olsa...
Ezan okunan şehirlerde eşkıyalar cirit atıyor.
Ezan sesini bastırıyor namludan çıkanın sesi.
Ama kimse vurulan çocukların sesini duymuyor.
Medeniyet dediğin tıkamış kulaklarını, kapamış gözünü barış şarkıları söylüyor.
Uyuyan insanlık ne zaman uyanır bilmem. Adı batasıca medeniyet nerede çeker elini masumdan,
hele onu hiç bilmem.
Bildiğim bir dua, sizin de düşmesin dilinizden::
Bu topraklar zalime cehennem olsun, mazluma cennet...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder