4 Eylül 2014 Perşembe

Gazili Olmak Ayrıcalıktır

            Hayallere tutunup bir yola çıktığınızda ne olursa olsun, kim ne derse desin o yoldan dönmezsiniz. Aklınızı çelmek için yapılan zekice hamlelere karşı koyabilecek gücü ancak öyle bulursunuz. Hayallere tutunduğunuzda tıpkı bir çocuğun salıncakta göklere ulaşma hevesi gibi ağzınız kulaklarında yükselir durursunuz. Hayal dediğin pembe tadında hayatlardan ziyade yaşayacağınız ve çok da gerçekçi olan bir ömrün size düşen payını süslemenizden ibaret. İlk anda olabileceği gibi sonradan olacak bir "evreka" anında da oluşabilir. Bir şeyler bir anda hayalinize, sonra gönlünüze düşebilir ya da yola çıktığınız bir anda yanınızda ki yegane şey olarak da yerini alabilir. Ben en başından o hayalin etkisi altına girmişlerdenim. Gözümüzü kapatıp kırk yıl sonra kendimizi izlememizi önerenlere cevabım yıllardır değişmedi. Şimdilerde ise gerçekleşmiş bir hayalin içinde tazecik hayaller yetiştirmenin derdine düşmüş bir hayalperestim.

          İşler ciddiye bindiğinde okumak istediğim şehir seçmek için önümde onlarca il vardı. Ama ben bir söz vermiştim. Herkes benden seçim yapmamı beklerken tercihim belliydi. Yıllar önce o şehre gezi amaçlı girdiğimde "bekle beni 4 yıl sonra ev sahibi olarak geleceğim" demişim. Bir meydan okumaydı belki ama ağzımdan çıkıvermiş işte. Aradan 4 yıl geçtikten sonraysa bir yol ayrımında önüme gelen tabelayla aklıma düştü verdiğim söz. Vakti geldiğinde zaten sözümde durup ben sağdan devam edeyim dedim ve kendimi hayallerimin şehrinde, ev sahibi olarak buldum. E bir yerde üç günden fazla kalırsan misafir olmazmışsın. Kaldığım dört yılı sayarsam misafirlik faslını çoktan geçmişim. Ne ara geçiyor bunca zaman, ne ara sona yaklaşıyoruz yavaş yavaş bilmiyorum. Ankara'da geçen zamanlarımı şimdiden özlüyorum. Hayallerimin şehri olduğundan mı yoksa çocukluğumun burada birbirlerine can emanet eden bir neslin hikayeleriyle büyüdüğümden mi bilmem ben bu şehri gerçekten çok seviyorum. Hani bazı çocuklar olur ya gelip sana şirinlik yapmaz, sevmez, durup dururken gülmez ama aslında çok akıllıdır, güldürdüğünde sıcacık, sevdiğinde sana bağlanan çocuklar olur ya Ankara'da işte öyle benim gözümde. Bazı şehirlerin bir açısından bakınca açık olursunuz, bazılarına her açıdan. Bazıları dalgalarıyla sever sizi bazıları yeşiliyle. Bazıları tarih kokar bazıları şivesiyle sarmalar sizi. Ankara'da ise bariz sebepler bulamazsınız. Bazen hepsidir bazen hiçbiri. Bir dalganın vereceği mutluluğu Kuğulu Park'ta dinlenirken bile bulabilirsiniz. Bazen de koca şehirde eli boş dönersiniz mahzun mahzun. Ne zaman ne yapacağı, size ne yaşatacağı bilinmeyen bu şehir sır olur durur önünüzde. Gözünüzü korkutmak için değil bu sözüm. Bilin de keşfe çıkmak için oyalanmayın diye. Keşfettikçe seveceksiniz, sevdikçe değerleneceksiniz. Hayatınıza yeni hayatlar değecek bu sayede ve dostlarla güzel olacak bu şehir. Ve inanın grinin ardındaki renkleri görmek sizin elinizde. 
          Ben zaman kavramını yitirmiş ne ara geçti bunca zaman diye düşünürken şimdilerde birileri nasıl geçecek bu dört yıl, alışabilecek miyim, sevecek miyim, korkuyor muyum gibi sorularla yoğuruyor kendini. O an farkettim ki sezon açıldı. Aramıza yeni birileri katılıyor derken gözlerim meraklı gözlerle kesişti. Yepyeni umutlarla yola çıkmış binlerce öğrenci... Onları yepyeni hayatlar bekliyor şimdi. Keşfe hazırlanan binlerce yüreğe gönülden bir hoşgeldin diyelim. Umarım sizde bizim gibi seversiniz bu şehri.
          ....



           Ankara'nın ayrıcalıklarının yanında Gazili olmanın ayrıcalığını yaşayan o şanslı kitledenim. Bakmayın siz orada burada konuşulan asılsız laflara. Biliyorum, şimdiden şehir efsanelerimizi dinlemişsinizdir. Eksiği var fazlası yok deyip gözünü korkutmak istemem ama ilk zamanlar ağzı açık dinlediğiniz hikayeleri ilerleyen yıllarda espri olarak kullanacaksınız, emin olun. Duyduklarınız sizde önyargı oluşturmasın. Zira ülkenin en köklü üniversitelerinden birindesiniz ve üniversiteye adını vermiş GAZİ’nin ilkeleri doğrultusunda eğitim göreceksiniz. Hayatınızı çeşitli yönlerinden etkileyecek bir sürece girdiniz. Farkında olsanız iyi edersiniz. Çünkü geç kaldıkça geçmişe doğru söylenen keşkeler sadece yürek sızlatıyor. Beklentileriniz ne yönde bilemiyorum. Ama bu okulu öyle bir seveceksiniz ki filmlerdeki şaşaalı kantinlerden ziyade çam altı, çınar altı, bizim deyişimizle Gazi Çay Ocağı’nda masa kapmak için koşturur olacaksınız. Çimlere yayılıp dersleri bekleyeceksiniz, vize finallerde son derece donanımlı bir kütüphanede yer bulamadığınız için yine o çimlerde, banklarda, kenarda köşede, duvar diplerinde oturup çalışacaksınız. Konferans salonlarında hep birileri olacak ve siz dinlemek, eğlenmek için oralarda oturacaksınız. En büyük değeriniz dersinize giren hocalarınız olacak belki de bilmiyorum. Bu anı sayısızca yaşamış biri olarak farkındalığınızı arttırdığınız her an sizin için bir kazanç olacak. 


    Her şey güllük gülistanlık gitmeyecek elbet. Nereden geldim buraya dediğiniz anlarınızda olacak, kızdığınız, küstüğünüz hatta kendinizi sorgulayıp, acabalarla bunalttığınız anlarınız da. Ama bütün bunları avazı çıktığı kadar bağıranların bile mezuniyeti geldiğinde hüngür hüngür ağladığını gördüğümden kesin sonuçlara varmamanızı umuyorum. Her şeyi tecrübe edinip yine kararı siz vereceksiniz. Ankara için dediğim gibi Gazi de dostlarla güzel ve siz aramıza yeni katılanlar! Bunun için o kadar çok vaktiniz var ki, o kadar değerli ki, umarım hakkını verirsiniz.

 



               Biraz nostalji tadında gelir bana Gazi. Belki de bu kadar sevmem, sahiplenmem o yüzden. Kampüsten çok rektörlük binasına hayran bir Gaziliyim ben. Sırf onun hatırına bile "iyi ki" diyorum. Sizin de “iyi kil”i cümleleriniz olsun. Zaten istemeseniz de ufacık bir şey için bile olsa kendiliğinden kurulacak o cümleler. Yaşadıkça keşfedeceksiniz. O kapıdan yumuklarınızı sıka sıka çıktığınız da, güle oynaya geçtiğiniz de olacak. Siteminizi haykıracaksınız, bazen pişmanlığınızıda. Bazı anlar gururla gireceksiniz kapısız kapıdan. Bazen aheste aheste yolları uzatıp gireceksiniz sınıfa. Bazen de telaştan nefes nefese kalacaksınız. Ama hepsini aynı kapıdan geçerken yaşayacaksınız. Şimdilerde kaydınızı yaptırdınız, rektörlüğe bakıp fısıldıyorsunuz ya “Gazili olmak ayrıcalıktır” diye, birkaç ay sonra umarım haykırırsınız. O ilk gün heyecanını unutmayın rektörlükten her geçişinizde iyi bir şey yaptığınızı hissedeceksiniz. Şimdiden hayırlı olsun ve umarım siz bizden daha da şanslı olur dolu dolu bir eğitim hayatı geçirirsiniz.

NOT: Bir sonraki hayallerinizi uzakta tutmayın...

         




             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder