Özlemi gündüzde kalanlar korkar geceden. Özlemeyi hasret edenlerse gecenin koynunda yaşar gider, biraz yüzeysel, biraz derinden. Kimsenin anlamlandıramadığı bir ruh halidir bu. Anlamlandırmak için çabanında gereksiz olduğu bir zaman işte. Çırpınışların boş olduğu, anlamın adeta son bulduğu dilimler. Şu dilsizlikle söylenmek istenen ne söz var yahu!
Boğazına dizilen kelimeler dile gelsin diye kılıktan kılığa girerken, susmadığın zamanlar gelsin aklına. Hayatın temelinde ironi var kaleminde mi olmasın? Yazmak için çırpınırken, aman o sözler hiç çıkmasın! Sen yine debelen içinde. Birileri söylemek istediğin bütün sözleri yüreğine tıkasın. Gördüğün onca sahne arasında bazıları hafızana kazınsın. Sindiremediğin onlarca şey önüne yığılsın. Midenin almadığına yüreğin nasıl ısınsın? Ama yeter ki kötülük olmasın. Kalpler kırılmasın. Seninki güreş minderine dönse de olsun, sen bunlara alışıksın. O yürekte neler mi oldu? Aman kimseler duymasın. Yaşadıkların içinde kalsın. Kalsın ki vakti geldiğinde daha çok yanmasın. Çünkü ne zaman anlatmaya başlarsan o zaman büyüyü bozarsın. Beyinleri liğme liğme edilmiş onca hayalet varken bırak seninki tenhalarda gizli kalsın. Özgürlük dediğin bir düğüme, gönülle ilişkiler bir söze bağlı. Sen bilmezsin karşıdan ne gelir, bırak o yüzden gönlün şimdiden gardını alsın. Sevmeyi kendine dert edinmiş yürekler en çok darbeyi oradan yerler. O yüzden sevmeyi öğrendiğin kadar yalnızlığı sevmeyi de öğrenmelisin. Bir de kimin seni inciteceğini bileceksin. Çünkü ona ancak sen izin vereceksin. Öyle şey mi olur deme, en sert darbeyi en sevdiklerinden yiyeceksin. İşte o zaman yüreğin ürperecek ve acıyla bir ah çekeceksin. Bütün bunlara rağmen o deli gönlün yine "olsun" diyecek ve sen tekrar tekrar bu girdaba düşeceksin. Seni incitmelerine yine sen izin vereceksin. Çünkü sen herkesin kabul ettiği koca yürekli birisin. Neleri sığdırdın kalbine, bunları mı kapı dışarı edeceksin!?
.jpg)